WhatsApp
Telefon
Yol Tarifi
Rezervasyon

Kapadokya Yürüyüş Rotaları

ÇAVUŞİN – PAŞABAĞ

Süsenli patikalardan peri bacalarına

Çavuşin, geçmişte Rumlarla Müslümanların birlikte yaşadığı bir köy. Nevşehir merkezine 15 kilometre uzaklıkta, Göreme – Avanos yolunun üzerinde. Yaklaşık 1,5 saat sürecek, beş kilometrelik yürüyüşümüz harabeler arasındaki eski camiden başlıyor. Doğu yönünde, Paşabağı ’na doğru yola çıkıyoruz. Kapadokya vadilerinde yürümek insanı zaman içinde bir yolculuğa çıkarır. Geçmişin dünyasını, Rumların burada yaşadığı günleri hayal edersiniz. Köyden ayrıldıktan kısa süre sonra bahar sürprizleri çıkar karşınıza: Yerden fışkırırcasına açan galat süsenlerini (iris galatica) görürsünüz. Koyu maviden, mora kadar değişen renkleri, çarpıcı kontrast yapan sarı süsleriyle göz alıcıdır bu çiçekler. Ufak su deposuna vardığınızda bir başka şaşırtıcı görüntü sizi tepenin ardında beklemektedir. Dar patika birden bire peri bacalarının masalsı görüntülerine açılır. Başka bir gezeninin yüzeyinde yürürsünüz adeta. İki yanınızda volkanik püskürmelerden arta kalan, taşlar ve çeşitli renklerde tüften peri bacaları sıralanmıştır. Paşabağ yaklaşırken, kayalara saklı manastır belirir uzaktan. Hıristiyanlığın başlangıç dönemlerinde keşişler peri bacalarının içine odacıklar kazımış, burada inzivaya çekilmiş. Paşabağ varınca çay bahçelerinden birine oturup, Türk kahvesi ısmarlayın. Vadideki mantar benzeri oluşumları uzaktan seyredin.

KIZILÇUKUR-GÖREME

Kızılçukur, Kapadokya’nın en ilginç vadilerinden. Kızıl renk, volkanik tüflerdeki az miktardaki demir mineralinden kaynaklanıyor. Gün boyunca pembemsi görünen kayalar, gün batımına doğru harika bir kızıl tona bürünüyor. Bu şölene tanık olabilmek için yürüyüşe günbatımından yaklaşık üç saat önce Çavuşin’ den başlamak lazım. Aslında rota kuş uçuşu 5 kilometre, fakat biz farklı vadilere girip çıkacağız ve yaklaşık sekiz kilometre yürüyeceğiz.

Patikamız, Çavuşin Mezarlığı’ndan başlıyor. Köye adını veren çavuş da bu mezarlıkta gömülü Yol boyunca görülebilecek birçok eski kilise var. Önce Üç Haçlı Kilise’nin yanından geçiyoruz. İçine girip tavanına taştan oyulmuş haçları ve duvar resimlerini gördükten sonra, üzüm bağları ve çiçeklenmiş kayısı ağaçları arasında yürüyüşe devam ediyoruz. Haçlı Kilise ’ye doğru çıkarken yolumuz yerel girişimci Emin’in çay bahçesinden geçiyor. Bir peri bacasının içindeki küçük salonda, yürüyüşçülere çay ikram ediyor. Emin’in çayını yudumlayıp, akşam güneşinde gittikçe kızıllaşan Kızılçukur seyrediyoruz. Sonra yola çıkıp, yandaki vadinin tabanına kadar iniyoruz. Yolun ikiye ayrıldığı noktada sola dönüp, vadinin tepesine doğru tırmanmayı sürdürüyoruz. (Sağa dönen patika ise Çavuşin gidiyor) Patikamızın solundaki Direkli Kilise, yüksek sütunları, geniş alanıyla neredeyse bir katedral kadar geniş. Ne yazık ki duvar resimleri, süslemeleri az. Sadece basit ikonoklastik süslemeler görülebiliyor. Vadinin sağ tarafına doğru tırmanarak sırta varıyoruz. Buradan düz devam ederek son noktamıza varabiliriz. Fakat biz yolumuzu uzatıp, Üzümlü Kilise ‘ye inen merdivenlere yöneliyoruz. Kilisenin hemen yanında İbrahim Sakınan’a ait ufak bir çay bahçesi var. Üzümlü Kilise’nin anahtarını buradan alıp, demir kapının kilidini açıyoruz. Kapadokya’nın en eski duvar resimlerinden birkaçı bu kapının ardında. Kapadokya’da ikonoklast dönem öncesine ait duvar resimlerinin görülebildiği üç kiliseden biri burası. Resimler neredeyse 1500 yıllık. Bu kiliseyi de gezdikten sonra artık tekrar yukarı tırmanarak vadinin en tepesindeki seyir noktasına varıyoruz. Kapadokya’da gün batımı izlemek için en ideal mekanın burası olduğu söylenir. Akşam güneşinin ışıkları kızıl vadiyi baştan aşağı boyarken buradaki seyyar satıcılardan aldığımız şarabımızı yudumlayarak yürüyüşü noktalıyoruz.

IHLARA VADİSİ

Melendiz ’in çiçek bahçesi

Ihlara Vadisi, Kapadokya’nın Kızılırmak dışındaki tek yerüstü akarsuyu Melendiz Nehri boyunca uzanır. Hatta bu nehir tarafından oyulmuştur ve belki de vadi yerine Ihlara Kanyonu demek daha doğrudur. Bu özelliği nedeniyle Ihlara yürüyüşleri, Kapadokya’dakinden farklıdır. Suyun getirdiği canlılığa sahiptir. Baharda bu rotada yürürken çok sayıda farklı türde çiçeğe rastlarsınız. Küçük akbaba, kızıl şahin, kerkenez gibi görkemli yırtıcıların yanı sıra, ibibik, sarıasma kuşu, güzel sesli çalı bülbülü, rengârenk yalıçapkını uçar çevrenizde. Küçük bir dürbün varsa yanınızda, güzelliklerini yakın gözle görürsünüz. Mayısta çalı bülbüllerinin eşlerine kur yapmak için söyledikleri muhteşem şarkıları dinlersiniz. Sarı asma kuşunun flütü andıran yumuşak ve derin ötüşü, ibibiklerin arka arkaya tekrarlanan hup, hup,hup çağırışları yankılanır çevrenizde.

Yürüyüş güzergâhı Aksaray merkezine 40 kilometre uzaklıktaki Ihlara Köyü’nden başlıyor. 13 kilometrelik rotanın ilk aşamasında birçok eski kiliseden geçeceğiz. Her birinin içinde görmeye değer duvar resimleri bulunuyor. Özellikle Ağaç altı Kilisesi’ndeki İsa’nın doğumunu gösteren sahneyi görmelisiniz. Üç kâhin kralın, sufi dervişleri kılığında resmedildiği sahne, 13. yy’ da Mevlana’nın ve sufizmin ne kadar geniş bir felsefi etki alanı olduğunu göstermesi açısından ilginç.

Yürüyüşün tam orta noktasındaki, Belisırma öğle molası mekânımız. Nehrin kıyısında birçok küçük lokanta bulunuyor. Rotanın geri kalan bölümünde kilise ve tarihi kalıntısı az, doğal güzellikler ağırlıkta. Köprüden karşıya geçerek patikadan ilerlemeye başladığınızda bir yalıçapkının ince çığlığını duyarsanız durun. Önünüzden mavi şimşek gibi geçip, aşağılarda bir yere konabilir. Şaşırtıcı renklerini dürbününüzle izleyebilirsiniz.

Bugünlerde bu rotadan geçerseniz, yürüyüşün sonuna doğru solunuzdaki büyük kaya bloklarından birinin üzerinde bir çift küçük akbabanın kurduğu yuvayı görebilirsiniz. Hatta bu nadir rastlanan kuşların yavrularını beslemelerini izleyebilirsiniz. Biraz daha ilerlediğinizde vadi iyice açılacak, yürüyüşün sona ereceği Selime Manastırı’nı uzaktan göreceksiniz. Vadinin girişini koruyan bu manastır tamamıyla kayaların içine oyulmuş. Hâlâ enerjiniz varsa 300 basamağı tırmanın. Manastırdan Hasan Dağı ve Yaprakhisar’ın harika manzarasını seyredin.

KAVAK-MUSTAFAPAŞA

Köyler arasında pastoral senfoni

Bu rota bizi Kapadokya’nın “el değmemiş” turizmin pek uğramadığı köylerine götürecek. At arabasıyla tarlaya giden, tarlalarını çapalayan, bağlarını budayıp ilaçlayan köylüleri göreceğiz yol boyunca. Binlerce yıllık yaşam ritüellerini koruyan, asude bir hayatın içinden geçeceğiz. Büyük kentlerde zamanla yarışan yaşamımızı sorgulayacağız.

Yaklaşık beş saat sürecek, 13 kilometrelik yürüyüşümüz Kavak Köyü’nden başlıyor. Nevşehir merkezine yaklaşık 20 kilometre uzaklıktaki köye, Ürgüp otoyolunda yaklaşık sekiz kilometre ilerledikten sonra sağa ayrılan dar köy yolundan ulaşılıyor. Patikamızın başlangıç noktası köyün ilkokulu Etrafımızı saran çocuklar turist olduğumuzu düşünerek “what is your name” “hello” diye haykırıyor. Bizimle iletişim kurmaya çalışıyor. Çocukları arkamızda bırakarak Bahçeli Köyü’ne doğru yürümeye koyuluyoruz. Evinin yanından geçtiğimiz bir amca durduruyor bizi. Ne diyecek diye bekliyoruz. Biraz sonra elinde bir sepet dolusu elmayla geliyor. “Alın bunları, yolda yersiniz” diyor. Yörenin misafirperverliğine bir kez daha hayran kalıp, teşekkür ederek alıyoruz. Bu mevsimde elma yiyebilmemizin nedeni, Kapadokya’nın kayadan yapılma kilerlerinde meyvelerin çok uzun süre bozulmadan kalabilmesi.

Bahçeli Köyü’ne turizm hiç uğramamış. Bizi meraklı bakışlarla inceleyen köylüler, kahveye oturup çay istediğimizde çevremizi sarıyor. Çay eşliğinde sohbet ediyoruz. Sonra yine yola düşüyoruz. Tarlalar, yeşermeye hazırlanan üzüm bağları, baştan ayağa çiçeğe durmuş kayısı, badem, eriklerin arasından Ayvalı Köyü’ne doğru ilerliyoruz. Rüzgâr çiçeklerin kokusunu taşıyor yol boyunca. Ayvalı,  küçük bir köy fakat bir “turistik” butik oteli ve lokantası var. Yemekten sonra Gomeda Vadisi’ne girerek sık sık bir sağına bir soluna atladığımız ufak bir derenin kenarından patikamızı takip ediyoruz. San Basil isimli Hıristiyan azizinin kilisesinin yanından geçerek ilerliyoruz. Ürgüp – Mustafa Paşa arasındaki yola çıkana kadar dereyi takip ediyoruz. Burada bir taşıta binip, otelinize dönebilirsiniz. Bir başka seçenek, patikaları izleyip, yaklaşık üç kilometre ilerideki Mustafa Paşa’ya yürüyerek ulaşmak.

ÇAT VADİSİ

Nevşehir’in 7 km kadar kuzeybatısında bulunan Çat beldesinde yer alan vadi, Kapadokya’nın yürüyüş parkurlarından biridir. Nevşehir-Gülşehir yolunun yaklaşık 6. km’sinden sola girerek vadiye ulaşılabilir. Yürüyüş sırasında Fırınasma Vadisi’nde 11. yy’ dan kalma Fırınasma Kilisesi görülebilir.

Çat Vadisi Güvercinlikleri

Çat Vadisi’nde Güvercinlik Vadisi içinde yer alan güvercinlikler, genellikle kayalara oyulmuş odalar şeklindedirler. Bir apartman biçiminde 6-7 katlı olarak yapılmış olanları vardır. Odaların içi 5-10 m2 büyüklüğündedir.

GOMEDA VADİSİ

Mustafa Paşa’ nın batısında yer alan Gomeda Vadisi morfolojik açıdan Ihlara Vadisi’nin küçük bir benzeridir. Ihlara Vadisi’nde olduğu gibi kaya oyma kiliselere, barınaklara ve vadinin içinden geçen bir dereye sahiptir.

Mustafa Paşa’ nın batısında yer alan Gomeda Vadisi bir diğer adı Şeytan Deresi,  jeomorfolojik açıdan adeta Ihlara Vadisi’nin küçük bir benzeri. İçinde ismi dahi bilinmeyen iki kilise ve eskiden kalma harabe evler bulunuyor. Vadide bulunan bir mağara, eskiden yağmur sularını toplama haznesi olarak kullanılıyormuş. Günümüzde de kullanılan bu mağaradaki su, Gomeda Vadisi’nin içinde bulunan kavak ağaçlarını sulama amacıyla kullanılıyor. Eskiden güvercinlik olarak da kullanılan vadide yaz aylarında yine güvercinlere rastlanıyor. Bunu oyuklardaki tüneklerden görebiliyorsunuz.

MESKENDİR VADİSİ

Göreme – Ortahisar yolunun devam ederek, Ortahisar sapağına gelmeden asfalt yoldan 1 km kadar yürüdükten sonra yolun sağ tarafından aşağı doğru toprak yoldan meskendir Vadisi’nin girişine ulaşabilirsiniz. Vadiye inmeden bu muhteşem manzarayı mutlaka fotoğrafını çekin.

Vadi girişindeki tabelada vadinin 4400 m. uzunluğunda olduğu yazılı. Oldukça dik bir inişten sonra vadinin içine girilir. Bu vadide de pek çok vadide gördüğümüz sedir ağaçlarına rastlıyoruz. Hemen her vadi içerisinde olan kiliseler buradaki vadide var. Meskendir Kilisesi vadinin sağ tarafında görülmesi gereken kiliselerden.

Vadi şekilleri, peribacaları, dehlizler, tüneller ve muhteşem bitki örtüsü içerisinden keyifli bir trekking parkuru. Vadiden sırası ile, Kızılçukur Vadisi, Güllü dere 1 ve Güllü dere 2 Vadileri ile Çavuşin ’de son buluyor.

GÜZELYURT – MANASTIRLAR VADİSİ

Kapadokya’nın tarihi dokusu en iyi korunmuş ve her geçen gün daha çok ilgi çeken merkezlerinden birisi olan Güzelyurt eski bir Rum kasabası. 1924 yılına kadar nüfusun büyük çoğunluğunu oluşturan Ortodoksların Güzelyurt’a miras bıraktığı kiliseler, manastırlar ve yüzlerce antik gelveri evlerinin yanı sıra eski kültür ve medeniyetlere ait pek çok tarihi kültürel varlık da Kapadokya ziyaretçilerinin keşfini beklemektedir.

Ortodoks mezhebinde manastır yaşamının ilk başladığı yer olan manastırlar vadisi tarih ve doğanın ahengini hissederek müthiş keyif alacağınız büyüleyici bir yürüyüş rotası sunmaktadır Kapadokya ziyaretçileri için.

Kızıl kilise den başlayan yürüyüş rotası yaklaşık 10km ve Yüksek kilise-Güzelyurt gölettin de bitiyor. Bu yürüyüşü Kilise caminde bitirerek kısaltmak da mümkün. Yürüyüş boyunca ziyaret edilebilecek yerler arasında kalburlu kilise kömürlü kilise cafarlar kilisesi ve koç kilise bulunmaktadır.

Detaylı Bilgi ve Fiyat için LÜTFEN MİSAFİR HİZMETLERİ MERKEZİMİZ İLE İLETİŞİME GEÇİN.

İletişim

Kapadokya Yürüyüş Rotaları